OKUL ÖNCESİ HAZIRLIK

Her geçen gün çocuğunuzun biraz daha büyüdüğüne şahit oluyorsunuz. Üstelik bu kez adımlarını okullu olma yolunda atıyor. Siz ve küçüğünüz için hem heyecan verici hem de stresli olan bu süreçte, onu okula alıştırmak ve sağlığından beslenmesine kadar her bir detayı düşünmekse siz anne-babalara düşüyor.

Okullar açılmak üzere… Çocukları ilk kez anaokuluna ya da ilkokula başlayacak anne-babalarınsa aklında "Acaba çocuğum okula alışabilecek mi?", "Öğretmenini ve arkadaşlarını sevecek mi?", "Ya okula gitmek istemezse?", "Ne yiyip, ne içecek?" gibi pek çok soru var.

Tabii bunun yanı sıra çocuklarının yavaş yavaş büyümeye başladığını görmenin mutluluğunu da yaşıyorlar. Çocukların cephesindeyse durum biraz farklı, onlar bu süreçte bir süreliğine de olsa ilk kez evden ve ebeveynlerinden ayrı zaman geçirecek olmanın şaşkınlığı içinde buluyorlar kendilerini. Pedagogların bu süreç için tavsiyesiyse; anne-babaların çocuklarına destek olması ve onları psikolojik ve fizyolojik olarak okula hazırlaması.

Özellikle de çocukların bu kaygıları okul fobisi kadar ciddi boyutlara dönüşmeden önce, çocukların anaokuluna ve ilkokula hazırlık sürecinden okul döneminde karşılaşılabilecekleri sorunlara kadar detaylı bilgiler Psikolog -Pedagog tarafından aileye verilmelidir.

Okul öncesi eğitimin önemi
Okul öncesi yaşlar dediğimizde bir çocuk için aslında en önemli dönemden bahsediyoruz demektir. "İlk Çocukluk Dönemi" olarak da bilinen bu dönem 0-6 yaşları kapsar. Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren inanılmaz bir hızla çevrelerinde gördükleri ve duydukları her şeyi öğrenerek hafızalarına kaydederler.
Oysa aileler küçük bebeklerin birçok şeyi algılamadıklarını, çevrelerinde olup bitenlerin farkında olmadıklarını düşünürler ve bu düşünceyle birlikte çok önemli bir yanlış yaparlar.

Çok küçük bile olsalar çocuklar çevrelerindeki her şeyin farkındadırlar ve beyinleri sürekli olarak kayıt halindedir. İşte bu nedenle her yaştaki çocuk için ama özellikle okulöncesi dönemdeki çocuklar için eğitim oldukça önemlidir. Sürekli bir gelişme halinde olan beyinlerine doğru ve sağlıklı bilgi akışı sağlamak gerekir. Bu dönemde okul öncesi bir eğitim kurumuna devam eden çocukların bilişsel gelişimi, böyle bir şansı olmayan akranlarına göre daha ileridedir. Ve hem zihinsel hem de psikolojik olarak çevresiyle uyum içinde yaşayan bireyler olarak yetişirler.

Okula psikolojik hazırlık
Eğer ailede okula giden daha büyük çocuklar varsa okula başlama konusunda küçük çocuğun daha hevesli ve bilinçli olduğu görülür. Önünde model olarak aldığı birinin olması, ailenin çocuğu okula hazırlama konusundaki yükünü hafifletir. Bu durumda çocuğa okula neden gitmesi gerektiğini anlatmaya bile çok fazla gerek kalmaz.

O zaten büyüklerinden görerek sistemi öğrenmiştir. Özellikle büyük kardeşi okulunda ziyaret etmek çok yararlıdır. Ön hazırlık olarak küçük çocuğa da kalem, defter gibi malzemeler almak teşvik edici olur. Yine okula başlarken birlikte okulu görmeye gitmek, öğretmeniyle mutlaka tanışmak ve çocuğu tanıştırmak, okul hazırlıklarını beraber yapmak, onun fikrini ve beğenilerini göz önünde bulundurmak çok önemli etkiler yapar. Aslında küçük çocuklar okul konusunda hevesli olurlar. Farklı bir yer ve arkadaşlar heyecan vericidir. Aile çocukla başarılı bir iletişim kurabilmişse, çocuk kaygı ve korkularını anlatabiliyor, duygularını paylaşabiliyorsa sorun çıkması beklenmez. Bu açıdan en etkileyici faktör ailedir.

Ailedeki bireylerin eğitime verdikleri önem ve oluşturdukları model, çocuğun okul başarısını doğrudan etkiler. Çocukların yetenekleri doğrultusunda desteklenmeleri gerekir, ama ilgisi olmayan bir konuda da zorlanmamalıdır. Çocuğun sosyal açıdan gelişmesini desteklemek yararlı olur düşüncesiyle onu her faaliyette yer almaya zorlamak tam ters bir etki yaparak gerçekten yeteneğinin olduğu alanlarda bile pasif kalmasına yol açabilir.

Aşırı koruyucu bir ailede yetişen çocuğun okula hazırlanmasında bazı sorunlar yaşayacağı bilinmelidir. Kendi öz bakım ihtiyaçlarını giderme becerisine sahip bir çocukla, her ihtiyacı ailesi tarafından karşılanan, yemeğini hala annesinin elinden yiyen, giyinirken bile yardım alan bir çocuk arasındaki fark tartışılmaz. Bu fark çocuğun okula hazırlık ve okula başlama aşamalarında yaşanacakların da habercisidir.

Çocukların okula hazırlanmaları demek; aslında her türlü öğrenmeye açık olarak, kendine güvenerek, bulundukları ortamda sevildiklerini, istendiklerini bilerek okula başlamaya hazır olmak demektir. Yeterlilik duygusu olan, kendine güvenen ve saygı gören çocuk zaten ilk 6 yılda kendi kendine yetmeyi öğrenmiştir. Artık yaşına ve düzeyine uygun sorumluluklar almaya hazırdır. Okulun kurallarına uymayı öğrenerek, uygulayabilme yeterliliğine de sahip olması beklenebilir. Kendi öz saygısı olan çocuk başkalarına da saygı göstererek, özgürlüklerinin sınırlarını çizmeyi bilecektir.

Okul fobisi
Bazen çocuklar okula başladıklarında ya da daha üst sınıflarda eğitim görürken okula gitmekten kaçınma şeklinde tavırlar sergileyebilir ve okula gitmek istemeyebilirler. Bu tip davranışlar günlük endişelerden kaynak lanabileceği gibi bazen uzun süreli olabilir ve kaygı verici boyutlara ulaşabilir. Okula gitme konusundaki isteksizlik uzun süreliyse ve çocuk şiddetli tepkiler veriyorsa durumu ciddiye almak gerekir. Çocukların ısrarla okula gitmekten kaçınma davranışları "Okul Sendromu" olarak adlandırılır ve çok belirgin 6 belirtisi vardır:

1 Çocukta belirgin olarak görülen istek ve heveste, buna bağlı olarak enerjisinde azalma.
2 Uyku düzeninde bozulma ve huzursuzluk.
3 Aşırı bir biçimde alınganlık ve sinirlilik.
4 Sebepsiz yere ya da olur olmaz her şeye ağlama.
5 Baş ve karın ağrıları, mide bulantısı, kusma gibi fiziksel ama aslında psikolojik kaynaklı rahatsızlıklar.
6 İştahsızlık. Bu belirtilerle ortaya çıkan okul fobisinin sebepleri çeşitlidir. Önceleri çok basit sebeplere dayansa da zamanla yerleşik davranışlara dönüşebilir ve hem çocuğun hem de ailenin hayatında zamana yayılarak uzun sürelerle devam edebilir. Ailenin hayatında önemli gerginliklere neden olabilir. Böyle bir sorunun en önemli sebebi, aileden ve evden uzak kalmanın yarattığı gerilim ve endişedir. Uzun sürelerle ve her gün yaşadığı bu ayrılık çocuğu mutsuz eder.

Bu tip bir kaçınma davranışı genellikle okulöncesi eğitim almamış ya da aşırı koruyucu ailelerde büyümüş ve tek çocuklarda görülür. Çocukların okula gitmek istememelerinin altında pek çok neden yatsa da en sık rastlanan nedenler şöyle sıralanabilir:

Arkadaşlarıyla, ama özellikle en yakın arkadaşla yaşanan sorunlar.
Sınıfın düzenine ve ders işlemedeki düzene uyum sağlayamama.
Diğer çocukların giyim ve davranış tarzlarından farklı olma.
Görünüşünden kaynaklanan alay edilme ve sözlü ya da şiddet içeren davranışlarla karşılaşma.
Öğretmenini sevmemesi.
Derslerdeki başarıda düşüklük.
Okul yemeklerini veya malzemelerini sevmeme.
Özgüven eksikliği. Aşırı koruyucu ailede yetişmiş olmak.
Aile bireylerine karşı geliştirilen aşırı bağımlılık.
Okulun, arkadaşların ya da öğretmenin değişmesi.

Anne-babalara öneriler…

Okul sendromu yaşayan çocuğa yardım etmek için bazı davranışlarınızı yeniden gözden geçirmeniz gerekebilir. Örneğin; okula gitmek istemiyor diye çocuğa kızmak, durumu daha da zorlaştıracaktır. O nedenle sakin ve iletişime açık bir tavır sergilemek ve çocukla duyguları üzerine konuşmak yararlı olacaktır. Çocukların kafalarını karıştıran bir diğer önemli etken ise şu: Çocuklar bazen neden okula gittikleri konusunda net bir bilgiye sahip olmadıklarından, okulu çok gereksiz görebilir. Bu yüzden de gitmek istemeyebilirler.

Özellikle daha önce okul deneyimi yaşamamış çocuklar neden bu kadar uzun sürelerle evden ayrı kalması gerektiğini anlayamaz ve evde istenmediği şeklinde bir düşünceye kapılabilir. Çocuk, okulun önemi konusunda net olarak bilgilendirilmelidir. Ayrıca çocuklar okula gidip geldiklerinde evde onları bekleyen ilgili ebeveynler bulmayı ümit ederler. Okul dönüşü onunla konuşmak, okulda yaptıkları çalışmaları anlatmasını istemek, çocuğa önemsendiğini hissettirir ve rahatlatır. Okulda uzayan vedalaşmalar da anne-babaları sonradan çok zor durumlara sokabilir. Çocuğu okula siz bırakıyorsanız, vedalaşmalar işin en can alıcı kısmıdır.

Çocuğu duygusallaştıran bu tip veda törenlerinden kaçınmalısınız. Bu nedenle okula gittikten sonra ona sarılıp öperek hemen ayrılmak en doğru davranıştır. Okula gitmek istemeyen çocuk, en önemli silahı olan gözyaşlarını kullanacaktır. Ağlayan bir çocuğu asla hafife almayın ve alay etmeyin. Kızıp bağırarak da durumu düzeltmeniz mümkün değildir.

En doğru yol, onunla konuşmak ve duygularına saygı göstermektir. Ve elbette en önemli nokta; öğretmenle kurulacak sıkı işbirliği. Bütün bunların dışında ev içinde birlikte kitap okumak ve resim yapmak gibi değişik faaliyetlerde bulunmak, çocuğun yaşadığı endişeler üzerine konuşmak okula uyum sağlamasını kolaylaştıracaktır. Okulda yapılan bazı çalışmaların evde de yapılıyor olması okulda bu çalışmaları yapmasında yardımcı olması beklenen bir yöntemdir. Ancak çocuk okula gitmek istemiyor diye asla okulu değiştirme yolunu seçmeyin. Sorunun nedenini açıklığa kavuşturmadan yapılacak bir okul değişiminde aynı sorun yeni okulda da devam edecektir.

YUKARI Hemen Ara 0216 706 05 24